Kurs Hakkında

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Eğitimi-Ankara

🎓 BDT Eğitimi – Uygulamalı Psikoterapi Serisi

“Bilişsel Davranışçı Terapi’yi sadece öğrenmeyin, uygulamayı da görün.”


📌 Eğitimin İçeriği

Bu eğitim, klasik video anlatımların çok ötesinde.
✔ 50 saatlik kapsamlı teorik içerik
✔ 17 adet gerçek seans canlandırması
✔ 8 saatlik seans çözümleme ve değerlendirme videoları

Toplamda 75 saatlik yoğun ve uygulamalı bir öğrenme deneyimi sizi bekliyor.


💬 Birebir Seans Canlandırmaları – En Güçlü Yanımız

Eğitimin en ayırt edici özelliği:
Gerçek danışan rolleriyle birebir yürütülen 17 seans.

Bu seanslarda:
– Terapistin müdahale zamanlaması
– Danışanın düşünce yapısı ve dirençleri
– Sessizlik, göz teması, duygusal geçişler
– Terapistin iç sesi ve teknik seçimleri

Tüm ayrıntılarıyla izlenebilir, analiz edilebilir, öğrenilebilir hale getirildi.


📽 Seanslara Bakış

BDT’nin tüm teknikleri uygulamalı vaka temelli anlatımla desteklenir:
✔ Otomatik düşünce çalışmaları
✔ Bilişsel yeniden yapılandırma
✔ Davranışsal deneyler
✔ Maruz bırakma – kaçınma analizi
✔ ABC modeli ile danışanla birlikte düşünme

Her video, sadece “ne yapılır?” sorusunu değil, “neden tam o anda yapılır?” sorusunu da cevaplar.


🎁 Bonuslar & Sertifika

– Eğitim sonunda katılım ve uygulama sertifikası
– “Danışanla Kullanılabilecek Hazır Müdahale Cümleleri” PDF’si
– Süresiz erişim / Dilediğiniz zaman izleme


🧠 Kime Yöneliktir?

– Psikologlar, psikiyatristler, PDR uzmanları
– Terapist adayları
– BDT öğrenmiş ama “gerçek bir seansı nasıl yürüteceğim?” sorusuna cevap arayanlar


💥 Slogan:

“Terapide ustalık, seansları izleyerek başlar.”
Sadece dinlemeyin, izleyin.
Sadece izlemeyin, içselleştirin.
Siz de bir gün böyle bir seans yürütebilirsiniz.

Eğitimi Doç.Dr. Cemil Çelik vermektedir. Dr. Çelik ISST Onaylı Şematerapist, EMDRIA Onaylı EMDR Terapisti ve GETAD Onaylı Hipnoterapisttir.

Online Ulaşılabilir eğitimdir. Satın aldığınız andan itibaren hayat boyu izleyebilirsiniz.

Ücreti 10.000 TL dir.

 

EĞİTİM SETİNİN İÇERİĞİ BÖLÜM I: BİLİŞSEL DAVRANIŞCI TERAPİ MODÜLLERİ MODÜL-1. KISIM-1: BDT’YE GİRİŞ Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireylerin düşünce, duygu ve davranışları arasındaki ilişkiyi anlamalarına ve problemli davranış kalıplarını değiştirmelerine yardımcı olan bir terapi yöntemidir. BDT, genellikle şimdiki zaman odaklıdır ve bireyin olumsuz ya da işlevsiz düşüncelerini fark etmesine, sorgulamasına ve daha işlevsel düşünce ve davranışlarla değiştirmesine dayanır. Araştırmalar, BDT’nin depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu gibi birçok psikolojik rahatsızlıkta etkili olduğunu göstermektedir. Öğrencilere bu derste BDT’nin temel prensiplerini, yöntemlerini ve kullanım alanlarını tanıtacağız.

MODÜL-1. KISIM-2: BDT’DE KLİNİK DEĞERLENDİRME BDT’de klinik değerlendirme, terapinin temelini oluşturan bir süreçtir ve bireyin sorunlarını, düşünce kalıplarını, duygusal tepkilerini ve davranışlarını anlamaya yönelik bir yol haritası sunar. Bu süreç, genellikle yapılandırılmış veya yarı yapılandırılmış görüşmeler, psikometrik ölçekler ve öz-bildirim formlarıyla gerçekleştirilir. Değerlendirme sırasında, danışanın mevcut sorunları, bu sorunların bağlamı, tetikleyicileri ve sürdürülmesine katkıda bulunan faktörler detaylı olarak ele alınır. Ayrıca, danışanın işlevsiz inançları ve otomatik düşünceleri belirlenerek bireysel bir formülasyon oluşturulur. Bu derste, BDT’de kullanılan değerlendirme tekniklerini ve bu bilgilerin terapötik sürece nasıl entegre edileceğini ele alacağız.

MODÜL-1. KISIM-3: BDT’DE OLGU FORMÜLASYONU BDT’de olgu formülasyonu, danışanın sorunlarını anlamak ve terapötik müdahaleleri planlamak için kullanılan bireyselleştirilmiş bir çerçevedir. Bu süreçte danışanın geçmiş deneyimleri, temel inançları, ara inançları, otomatik düşünceleri ve bu düşüncelerin duygu ve davranışlarla ilişkisi detaylı şekilde analiz edilir. Formülasyon, genellikle mevcut sorunları anlamak için bir problem listesi, tetikleyici durumlar, bu durumlara verilen düşünce-duygu-davranış tepkileri ve sürdürücü faktörlerden oluşur. Danışanın sorunlarının nasıl geliştiğini ve devam ettiğini anlamaya yönelik bu yapı, hem terapötik müdahaleleri planlamada hem de danışanın içgörü kazanmasında önemli bir rehberdir. Bu derste, BDT’de olgu formülasyonunun adımlarını ve uygulama yöntemlerini detaylı şekilde ele alacağız.

MODÜL-1. KISIM-4: BDT’DE SEANS YAPILANDIRILMASI BDT’de seans yapılandırılması, terapinin etkinliğini artırmak ve hedefe yönelik çalışmayı desteklemek için kullanılan sistematik bir yaklaşımdır. Her seans genellikle belirli bir yapıyı izler: öncelikle önceki seansın ve ev ödevlerinin gözden geçirilmesiyle başlanır, ardından o günün gündemi belirlenir ve önceliklendirilen konular seçilir. Seansın ana bölümünde, belirlenen sorunlar üzerinde bilişsel ve davranışsal teknikler uygulanarak çalışılır. Seans sonunda, ana noktaların özeti yapılır, danışandan geri bildirim alınır ve bir sonraki seansa kadar uygulanacak ev ödevleri belirlenir. Bu yapılandırılmış süreç, terapinin odaklı ve verimli olmasını sağlar. Bu derste, BDT’de seansların nasıl yapılandırıldığını ve bu yapının terapötik sürece katkılarını detaylı bir şekilde ele alacağız.

MODÜL-1. KISIM-5: BDT’DE SOKRATİK SORGULAMA BDT’de Sokratik sorgulama, danışanın düşünce kalıplarını sorgulamasını ve daha işlevsel düşünceler geliştirmesini sağlamak için kullanılan bir teknikdir. Bu yöntem, rehber niteliğindeki açık uçlu sorularla, danışanın otomatik düşüncelerini keşfetmesine, bu düşüncelerin kanıtlarını değerlendirmesine ve alternatif bakış açıları geliştirmesine yardımcı olur. Amaç, danışanın kendi içgörüsünü kazanarak düşüncelerini daha gerçekçi ve sağlıklı bir şekilde yeniden yapılandırmasını desteklemektir. Örneğin, bir düşüncenin geçerliliğini sorgulamak için “Bu düşünceyi destekleyen veya çürüten kanıtlar nelerdir?” gibi sorular kullanılabilir. Bu derste, Sokratik sorgulamanın temel prensiplerini, uygulama adımlarını ve terapötik süreçteki önemini öğreneceğiz. MODÜL-1. KISIM-6: BDT’DE UYGULANAN TEKNİKLER BDT’de bilişsel ve davranışsal teknikler, bireyin işlevsiz düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmeye yönelik olarak kullanılan yöntemlerdir. Bilişsel teknikler, otomatik düşüncelerin fark edilmesi, sorgulanması ve daha işlevsel alternatif düşünceler geliştirilmesini içerir. Bu süreçte Sokratik sorgulama, düşünce kayıtları ve bilişsel yeniden yapılandırma gibi yöntemler uygulanır. Davranışsal teknikler ise maruz bırakma, davranışsal deneyler, aktivite planlama ve pekiştirme gibi yöntemlerle bireyin işlevsiz davranışlarını değiştirmeye odaklanır. Bu teknikler, bireyin hem duygusal hem de davranışsal iyilik halini artırmaya yönelik olarak terapinin temel araçlarıdır. Bu derste, BDT’de kullanılan bilişsel ve davranışsal tekniklerin teorik temellerini ve uygulama yöntemlerini ele alacağız.

MODÜL-2. KISIM-1: DEPRESYON VE KURAMLARI Depresyon, bireyin duygu durumunu, düşüncelerini ve işlevselliğini olumsuz etkileyen, yaygın ve karmaşık bir ruhsal sağlık sorunudur. Depresyonun nedenlerini ve mekanizmalarını anlamaya yönelik birçok kuram geliştirilmiştir. Bilişsel kuram, depresyonun olumsuz otomatik düşünceler ve işlevsiz inançlarla ilişkili olduğunu savunurken, biyolojik kuramlar genetik yatkınlık, nörotransmitter dengesizlikleri ve beyin yapılarındaki değişimlere odaklanır. Depresyonda davranışçı kuram, depresyonun temelinde öğrenme süreçlerindeki aksaklıklar ve çevresel pekiştiricilerin eksikliği olduğunu savunur. Bu kurama göre, depresif bireyler zamanla olumlu pekiştireçlerden (ödüller) yoksun kalır, bu da onların çevreleriyle etkileşimlerini azaltmasına ve daha pasif bir yaşam tarzı benimsemesine yol açar. Psikodinamik kuram ise depresyonu içsel çatışmalar ve bastırılmış duygularla açıklar. Öğrencilere bu derste depresyonun temel belirtileri, farklı kuramsal yaklaşımlar ve bu kuramların terapötik müdahalelere olan etkileri hakkında bilgi vereceğiz.

MODÜL-2. KISIM-2: BDT BAKIŞ AÇISIYLA DEPRESYON Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) perspektifine göre depresyon, bireyin olumsuz düşünce kalıpları, işlevsiz inançları ve davranışsal kaçınma döngüleriyle sürdürülür. Bilişsel model, depresyonu üçlü bir olumsuz bakış açısıyla açıklar: bireyin kendisine, dünyaya ve geleceğe dair olumsuz algıları. Bu düşünce kalıpları genellikle otomatik ve gerçeklikten kopuktur. Depresyonda davranışsal yön ise bireyin keyif verici ve anlamlı aktivitelerden uzaklaşmasıyla ilişkilidir, bu da daha fazla izolasyona ve kötüleşen bir duygu durumuna yol açar. BDT, bireyin olumsuz düşüncelerini fark etmesini, sorgulamasını ve yeniden yapılandırmasını sağlarken, davranışsal aktivasyon yoluyla yaşamdan keyif almayı yeniden öğrenmesini hedefler. Bu derste depresyonun BDT modelindeki açıklamasını ve tedaviye yönelik uygulamalarını ele alacağız.

MODÜL-2. KISIM-3: DEPRESYONDA BDT DEĞERLENDİRME VE FORMÜLASYON Depresyonda BDT değerlendirme ve formülasyonu, bireyin yaşadığı sorunları anlamak ve terapi sürecini yönlendirmek için kullanılan sistematik bir yaklaşımdır. Değerlendirme, bireyin depresif belirtilerini, işlevsiz düşünce kalıplarını, olumsuz temel inançlarını, davranışsal kaçınmalarını ve sürdürücü faktörlerini belirlemeye odaklanır. Formülasyon, depresyonu açıklayan bir yol haritası sunar: olumsuz yaşam olaylarının, bireyin bilişsel çarpıtmaları ve davranışları üzerindeki etkisini analiz eder. Bu süreçte, depresyonun nasıl başladığı, nasıl sürdüğü ve hangi faktörlerin onu tetiklediği açıkça ortaya konur. Formülasyon, danışanın bireysel özelliklerine göre özelleştirilir ve hem terapötik müdahaleleri hem de danışanın kendi durumunu anlamasını destekler. Bu derste, depresyonda BDT’nin değerlendirme ve formülasyon süreçlerini ele alacağız.

MODÜL-2. KISIM-4: DEPRESYONDA  ARA İNANÇLAR VE TEMEL İNANÇLAR BDT’ye göre depresyonda ara inançlar ve temel inançlar, bireyin işlevsiz düşünce kalıplarının ve depresif duygularının temelinde yatar. Temel inançlar, bireyin kendisi, diğer insanlar ve dünya hakkında sahip olduğu derin, sabit ve genellikle bilinçdışı düzeydeki inançlardır. Depresyonda bu inançlar genellikle “Ben değersizim”, “Ben sevilmeye layık değilim” veya “Dünya adaletsiz bir yer” gibi olumsuz ve katıdır. Bu inançlar bireyin özsaygısını ve yaşam algısını derinden etkiler. Ara inançlar ise bu temel inançlara dayalı olarak gelişen kurallar, varsayımlar ve tutumlardır. Örneğin, “Eğer herkesi memnun edemezsem insanlar beni sevmeyecek” veya “Hata yapmamalıyım, aksi takdirde başarısız olurum” gibi düşünceler depresyonda sık görülür. Bu inançlar bireyi sürekli bir mükemmeliyetçilik veya onay arayışı gibi işlevsiz davranış kalıplarına sürükleyebilir. Bu derste, depresyondaki temel ve ara inançların nasıl ortaya çıktığını, bireyin duygu ve davranışlarına etkilerini ve BDT ile bu inançların nasıl değiştirilebileceğini ele alacağız.

MODÜL-2. KISIM-5: DEPRESYONDA BİLİŞSEL TEKNİKLER Depresyonda bilişsel teknikler, bireyin olumsuz düşünce kalıplarını fark etmesi, sorgulaması ve daha işlevsel düşünceler geliştirmesi için kullanılır. Bu teknikler arasında otomatik düşüncelerin tanımlanması, bireyin kendisi, dünya ve gelecekle ilgili olumsuz inançlarını fark etmesini sağlar. Bilişsel yeniden yapılandırma, bu düşüncelerin doğruluğunu sorgulamak ve daha gerçekçi alternatifler üretmek için kullanılır. Düşünce kayıtları, bireyin duygu-düşünce-davranış ilişkisini anlamasına yardımcı olur. Ayrıca, pozitif yeniden çerçeveleme ve olumsuz olaylara dengeli bakış geliştirme, bireyin kendine karşı daha anlayışlı olmasını destekler. Bu derste, depresyonda kullanılan bilişsel tekniklerin teorik temellerini ve pratik uygulama yollarını ele alacağız.

MODÜL-2. KISIM-6: DEPRESYONDA  DAVRANIŞCI TEKNİKLER Depresyonda davranışçı teknikler, bireyin düşük enerji, ilgi kaybı ve kaçınma davranışlarını ele alarak yaşamını yeniden yapılandırmayı hedefler. Davranışsal aktivasyon, bireyin keyif aldığı veya anlamlı bulduğu etkinliklere katılımını artırmayı amaçlar. Pekiştirme teknikleri, olumlu davranışları destekler ve bireyin günlük işlevselliğini artırır. Davranışsal deneyler, bireyin olumsuz inançlarını test ederek daha işlevsel bakış açıları geliştirmesini sağlar. Problem çözme becerilerinin geliştirilmesi, depresyonun neden olduğu çaresizlik duygusunu azaltır. Bu teknikler, bireyin hem davranışlarını hem de duygusal durumunu iyileştirmek için bir çerçeve sunar. Bu derste, depresyonda kullanılan davranışçı tekniklerin temel prensiplerini ve uygulama yöntemlerini ele alacağız.

MODÜL-3. KISIM-1.1: Sosyal Anksiyete Bozukluğunda yargılama, yorum hataları ve formülasyon Sosyal Anksiyete Bozukluğu’nda (SAB), yargılama ve yorum hataları, bireyin sosyal durumları tehdit olarak algılamasına yol açar ve bu durum kaygıyı sürdürür. SAB’lı bireyler, genellikle başkalarının kendilerini olumsuz değerlendireceğine inanır ve sosyal etkileşimlerde hata yapmaya aşırı odaklanır. Örneğin, bir kişinin yüzündeki nötr bir ifadeyi olumsuz bir değerlendirme olarak yorumlayabilirler. Bu bilişsel çarpıtmalar, olumsuz otomatik düşüncelerle birleşerek kaçınma davranışlarını artırır. BDT formülasyonunda, SAB şu şekilde açıklanır: Sosyal durumlar, bireyin olumsuz temel inançlarını (örneğin, “Yetersizim”) tetikler, bu da otomatik düşünceler (“Herkes beni eleştirecek”) ve fiziksel kaygı belirtileriyle birleşir. Kaçınma ve güvenlik davranışları, kısa vadede kaygıyı azaltırken uzun vadede sorunu sürdürür. Bu derste, SAB’da yargılama ve yorum hatalarının nasıl ortaya çıktığını ve bilişsel-davranışçı formülasyonun bu süreci nasıl açıklayarak tedaviye yön verdiğini ele alacağız.

MODÜL-3. KISIM-1.2: Sosyal Anksiyete Bozukluğu Bilişsel Teknikler Sosyal Anksiyete Bozukluğu’nda (SAB) bilişsel teknikler, bireyin olumsuz düşüncelerini ve bu düşüncelerin kaygıyı nasıl artırdığını fark etmesine, sorgulamasına ve daha işlevsel düşünceler geliştirmesine odaklanır. Otomatik düşüncelerin tanımlanması ile birey, sosyal durumlarda yaşadığı “Herkes beni eleştirecek” veya “Kendimi rezil edeceğim” gibi işlevsiz düşünceleri fark eder. Bilişsel yeniden yapılandırma, bu düşünceleri sorgulayıp daha gerçekçi alternatifler geliştirmesini sağlar. Düşünce kayıtları, bireyin duygu-düşünce-davranış döngüsünü anlamasına yardımcı olurken, tehdit algısının yeniden değerlendirilmesi bireyin sosyal ortamlara daha dengeli bir bakış geliştirmesini destekler. Bu teknikler, SAB belirtilerini azaltmada etkili bir bilişsel temel sunar.

MODÜL-3. KISIM-1.3: Sosyal Anksiyete Bozukluğu Davranışçı Teknikler Sosyal Anksiyete Bozukluğu’nda (SAB) davranışçı teknikler, bireyin sosyal ortamlardan kaçınma ve güvenlik davranışlarını azaltarak kaygıyı yenmesini hedefler. Maruz kalma terapisi, bireyin korktuğu sosyal durumlarla kademeli olarak yüzleşmesini sağlar, böylece kaygının zamanla azalmasına ve özgüvenin artmasına yardımcı olur. Davranışsal deneyler, bireyin olumsuz inançlarını test ederek daha gerçekçi sonuçlara ulaşmasını sağlar (örneğin, “Hata yaparsam herkes beni eleştirir” düşüncesinin sınanması). Güvenlik davranışlarının bırakılması, bireyin sosyal durumları daha doğal şekilde deneyimlemesine olanak tanır. Ayrıca, sosyal beceri eğitimi gibi teknikler bireyin sosyal iletişimde daha rahat hissetmesini destekler. Bu yöntemler, SAB’nin tedavisinde kaygıyı azaltmada ve sosyal işlevselliği artırmada etkili araçlardır.

MODÜL-3. KISIM-1.4: Sosyal Beceri Eğitimi Sosyal beceri eğitimi, bireylerin etkili ve sağlıklı sosyal etkileşimler kurmalarını sağlamak için gerekli iletişim ve davranış becerilerini geliştirmeyi hedefler. Bu eğitimde, göz teması kurma, konuşma başlatma ve sürdürme, aktif dinleme, uygun beden dili kullanma, geri bildirim verme ve alma gibi temel sosyal beceriler öğretilir. Sosyal kaygısı olan bireylerde, bu beceriler eksik olabilir veya kaygı nedeniyle yeterince kullanılmayabilir. Eğitim, rol oynama, modelleme ve geri bildirim gibi tekniklerle desteklenir ve bireylerin gerçek hayatta bu becerileri güvenle uygulamasına yardımcı olur. Bu yöntem, özellikle Sosyal Anksiyete Bozukluğu gibi durumlarda, bireyin özgüvenini artırır ve sosyal etkileşimlerde daha rahat hissetmesini sağlar.

MODÜL-3. KISIM-1.5: İletişim Becerileri Eğitimi İletişim becerileri eğitimi, bireylerin etkili, açık ve anlayışlı bir şekilde iletişim kurmasını destekleyen becerileri geliştirmeyi hedefler. Bu eğitim, aktif dinleme, açık ve net konuşma, beden dilinin kullanımı, empati gösterme, çatışma çözme ve etkili geri bildirim verme gibi temel becerileri içerir. İletişim sorunları genellikle yanlış anlamalar, yetersiz ifade veya dinleme eksikliğinden kaynaklanır. Eğitim sürecinde, katılımcılar bu becerileri rol oynama, uygulamalı alıştırmalar ve geri bildirim yoluyla öğrenir ve geliştirme fırsatı bulur. İletişim becerileri eğitimi, hem kişisel hem de profesyonel ilişkileri güçlendirmek ve sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmak için önemlidir.

MODÜL-3. KISIM-1.6: Sinav Kaygisinin Bilissel Modeli ve Terapisi Sınav kaygısının bilişsel modeli, bireyin sınavlarla ilgili olumsuz düşünceleri ve bu düşüncelerin neden olduğu kaygı döngüsü üzerine odaklanır. Bu modelde, sınav kaygısı genellikle bireyin kendine yönelik işlevsiz inançları (örneğin, “Başarısız olursam değerim yok”), felaketleştirme (“Tüm hayatım mahvolacak”) ve dikkat dağınıklığı gibi bilişsel çarpıtmalarla ilişkilendirilir. Bu düşünceler, kaygıyı artırarak performansı olumsuz etkiler. Terapide, bu olumsuz düşüncelerin fark edilmesi, sorgulanması ve daha gerçekçi, işlevsel düşüncelerle değiştirilmesi amaçlanır. Bilişsel yeniden yapılandırma, dikkat yeniden odaklama ve gevşeme teknikleri sıkça kullanılır. Ayrıca, maruz bırakma ve zaman yönetimi gibi davranışsal stratejilerle kaygının yönetilmesi ve performansın iyileştirilmesi hedeflenir. Bu derste, sınav kaygısının bilişsel modelini, sürdürücü faktörlerini ve terapötik müdahaleleri detaylı olarak ele alacağız.

MODÜL-3. KISIM-1.7: Özgul Fobilerin Bilissel Davranisci Tedavisi Özgül fobilerin Bilişsel Davranışçı Tedavisi (BDT), bireyin fobiyle ilişkili işlevsiz düşüncelerini ve kaçınma davranışlarını hedef alır. Özgül fobiler, belirli bir nesne veya durumun aşırı ve irrasyonel bir korkusuyla karakterizedir. BDT’de, bireyin korkusunu sürdüren bilişsel çarpıtmalar (örneğin, “Uçak düşerse hayatta kalamam”) tanımlanır ve bu düşüncelerin sorgulanarak daha gerçekçi bir şekilde yeniden yapılandırılması sağlanır. Davranışsal müdahalelerde ise kademeli maruz bırakma en etkili yöntemdir. Bu teknikte birey, korktuğu nesne veya durumla kontrollü bir şekilde yüzleşir ve korkunun zamanla azaldığını deneyimler. Ayrıca, gevşeme teknikleri ve güvenlik davranışlarının bırakılması gibi yöntemler de uygulanır. Bu tedavi, korkunun üstesinden gelinmesini, kaygının azalmasını ve bireyin günlük yaşamına yeniden odaklanmasını sağlar. Bu derste, özgül fobilerin BDT ile nasıl ele alındığını ve uygulama yöntemlerini öğreneceğiz.

MODÜL-4. KISIM-1.1: OKB’de Bilişsel Davranışcı Kuram Obsesif-Kompulsif Bozukluk’ta (OKB) Bilişsel Davranışçı Kuram, bireyin takıntılı düşünceleri (obsesyonlar) ve bu düşüncelerin yarattığı kaygıyı azaltmaya yönelik tekrarlayıcı davranışları (kompulsiyonlar) arasındaki ilişkiyi açıklar. Bu kurama göre, OKB’li bireyler, sıradan düşünceleri tehdit edici veya tehlikeli olarak algılar ve bu düşüncelerin sonuçlarından aşırı sorumlu olduklarına inanırlar. Örneğin, “Eğer kapıyı kilitlemezsem hırsız girer ve bu benim suçum olur” gibi inançlar sık görülür. Bu düşünceler, kaygıyı artırır ve kompulsiyonlar (örneğin, sürekli kontrol etme) bu kaygıyı geçici olarak azaltır, ancak uzun vadede OKB’yi sürdürür. Kuram, OKB’nin bilişsel çarpıtmalar, aşırı sorumluluk duygusu ve kaçınma davranışlarıyla sürdüğünü vurgular. Bu derste, OKB’nin bilişsel-davranışçı açıklamasını ve bu anlayışın tedaviye nasıl yön verdiğini inceleyeceğiz.

MODÜL-4. KISIM-1.2: OKB’de Bilişsel davranışçı değerlendirme ve Formülasyon OKB’de Bilişsel Davranışçı değerlendirme ve formülasyon, bireyin takıntı (obsesyon) ve zorlayıcı davranış (kompulsiyon) döngüsünü anlamak ve tedaviyi planlamak için kullanılan bir yaklaşımdır. Değerlendirme, bireyin obsesyonlarını, kompulsiyonlarını, tetikleyicilerini ve bu döngüyü sürdüren faktörleri detaylı bir şekilde analiz etmeyi içerir. Kaygıyı artıran düşünceler, bunlara verilen tepkiler ve kaçınma davranışları belirlenir. Ayrıca, aşırı sorumluluk duygusu, düşünce-eylem birleşimi gibi bilişsel çarpıtmalar değerlendirilir. Formülasyon ise OKB’nin bireye özgü bir yol haritasını sunar. Tetikleyiciler, obsesyonların yarattığı kaygı, kompulsiyonların bu kaygıyı geçici olarak azaltması ve bu döngünün nasıl sürdüğüne dair bir anlayış oluşturulur. Örneğin, “Kapıyı kilitlemedim, evime hırsız girer” düşüncesi kaygıyı artırır ve kilidi sürekli kontrol etme davranışı kaygıyı geçici olarak azaltır, ancak sorunu pekiştirir. Bu derste, OKB’nin bilişsel-davranışçı modeline göre değerlendirme ve formülasyonun adımlarını ve terapide nasıl kullanıldığını detaylı olarak ele alacağız.

MODÜL-4. KISIM-1.3: OKB’nin Bilissel Modeli ve Bilissel Kuramlar Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) bilişsel modeli ve bilişsel kuramlar, OKB’nin temelinde yatan düşünce süreçlerini ve bu düşüncelerin bozukluğun sürmesine nasıl katkıda bulunduğunu açıklamaya odaklanır. Bilişsel Model, OKB’li bireylerin sıradan, müdahaleci düşünceleri tehdit edici ve aşırı sorumluluk yükleyen bir şekilde yorumladıklarını öne sürer. Bu kişiler, “düşünce-eylem birleşimi” adı verilen bir eğilimle, düşüncelerinin eylemler kadar tehlikeli veya gerçek olduğunu varsayabilir. Örneğin, “Kötü bir şey düşündüysem, bu gerçekleşebilir” gibi inançlar kaygıyı artırır. Kaygıyı azaltmak için yapılan kompulsiyonlar, kısa vadede rahatlama sağlarken uzun vadede obsesyonların sürmesine neden olur. Bilişsel Kuramlar, özellikle üç temel faktörü vurgular:

  1. Aşırı Sorumluluk Duygusu: Kişi, başkalarının zarar görmesinden kendini sorumlu tutar.
  2. Belirsizliğe Tahammülsüzlük: Belirsizlikle başa çıkamama, aşırı kontrol çabalarını tetikler.
  3. Mükemmeliyetçilik: Hata yapmaktan aşırı korku, kompulsif davranışlara yol açar.

Bu derste, OKB’nin bilişsel modelini, temel bilişsel çarpıtmaları ve bu kuramların terapötik müdahalelere katkılarını ele alacağız.

MODÜL-4. KISIM-1.4: OKB’nin Davranisci Modeli ve Davranisci  Kuramlar Obsesif-Kompulsif Bozukluk’un (OKB) davranışçı modeli ve kuramları, bozukluğun öğrenme süreçleri ve davranışsal mekanizmalar yoluyla nasıl gelişip sürdüğünü açıklar. Davranışçı Model, OKB’nin klasik ve edimsel koşullanma süreçleriyle bağlantılı olduğunu öne sürer. Klasik koşullanma, belirli bir tetikleyici (örneğin, kirli bir yüzey) ile kaygının eşleşmesiyle, tetikleyicinin otomatik olarak kaygı yaratmasına yol açar. Edimsel koşullanma ise kaygıyı azaltan kompulsiyonların pekiştirilmesiyle, bu davranışların devam etmesini sağlar. Örneğin, el yıkama, kısa vadede kaygıyı azalttığı için tekrar eden bir alışkanlık haline gelir. Davranışçı Kuramlar:

  1. Kaçınma Teorisi: Kişi, kaygı veren durumlardan veya düşüncelerden kaçınarak rahatlama sağlar, ancak bu, uzun vadede kaygının sürmesine neden olur.
  2. Maruz Kalma ve Tepki Önleme Mekanizması: Kaygı veren durumlarla yüzleşildiğinde, kompulsif davranışlar yapılmazsa kaygının zamanla azaldığı görülür (alışma/habituation).

Tedavide davranışsal yaklaşım, özellikle Maruz Kalma ve Tepki Önleme (ERP) yöntemi ile bireyin korktuğu tetikleyicilere kontrollü bir şekilde maruz kalmasını ve kompulsiyonları yapmamasını hedefler. Bu derste, OKB’nin davranışçı modelini, sürdürücü mekanizmalarını ve davranışsal tedavi yöntemlerini ele alacağız. MODÜL-4. KISIM-1.5: OKB’de kullanılan bilişsel Teknikler OKB’de kullanılan bilişsel teknikler, bireyin obsesyonlarına neden olan işlevsiz düşünce ve inançları tanımlamak, sorgulamak ve daha gerçekçi düşüncelerle değiştirmek üzerine odaklanır. Bu süreçte, otomatik düşüncelerin fark edilmesi, düşünce-eylem birleşimi gibi çarpıtmaların sorgulanması ve belirsizliğe tahammülün artırılması gibi yöntemler uygulanır. Bilişsel yeniden yapılandırma ile bireyin “Eğer düşündüysem, bu gerçekleşir” gibi işlevsiz inançları yerine daha mantıklı ve dengeli düşünceler geliştirmesi sağlanır. Ayrıca, obsesyonların müdahaleci düşünceler olarak normalleştirilmesi ve aşırı sorumluluk duygusunun azaltılması hedeflenir. Bu teknikler, OKB’nin neden olduğu kaygı döngüsünü kırarak, bireyin kompulsiyonlara olan ihtiyacını azaltmayı amaçlar.

MODÜL-4. KISIM-1.6: OKB’de kullanılan bilişsel davranışcı Teknikler OKB’de kullanılan bilişsel davranışçı teknikler, bireyin obsesyonlarına ve kompulsiyonlarına yol açan düşünce ve davranış döngüsünü kırmayı amaçlar. Bilişsel teknikler, bireyin işlevsiz düşüncelerini (örneğin, düşünce-eylem birleşimi, aşırı sorumluluk) tanımlamasını, sorgulamasını ve daha gerçekçi, dengeli düşünceler geliştirmesini sağlar. Otomatik düşünceler, bilişsel yeniden yapılandırma ve belirsizliğe tahammül geliştirme gibi yöntemler bu sürecin temelini oluşturur. Davranışsal teknikler ise bireyin kompulsiyonlarını azaltmayı ve kaçınma davranışlarını değiştirmeyi hedefler. Maruz Kalma ve Tepki Önleme (ERP), bireyin kaygı yaratan tetikleyicilerle yüzleşmesini ve kompulsiyonlarını yapmamasını sağlayarak alışma süreci yaratır. Ayrıca, güvenlik davranışlarının bırakılması ve sosyal beceri eğitimi gibi yöntemler de kullanılabilir. Bu teknikler, bireyin hem bilişsel çarpıtmalarını hem de işlevsiz davranışlarını değiştirerek OKB’nin etkilerini azaltmayı hedefler. MODÜL-4. KISIM-1.7: OKB’de Psikoeğitim OKB’de psikoeğitim, bireyin bozukluk hakkında bilgi edinmesini, semptomlarını anlamasını ve tedavi sürecine aktif katılımını sağlamak için kullanılan ilk ve önemli bir adımdır. Psikoeğitimde, obsesyonların (takıntılı düşünceler) ve kompulsiyonların (zorlantılı davranışlar) nasıl oluştuğu, sürdüğü ve bireyin yaşamını nasıl etkilediği açıklanır. Özellikle, düşünce-eylem birleşimi, aşırı sorumluluk hissi ve belirsizliğe tahammülsüzlük gibi bilişsel çarpıtmalar ele alınır. Ayrıca, OKB’nin tedavi edilebilir bir bozukluk olduğu vurgulanarak, bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ve Maruz Kalma ve Tepki Önleme (ERP) gibi tekniklerin işleyişi hakkında bilgi verilir. Psikoeğitim, bireyin kendini anlamasını, tedaviye motive olmasını ve iyileşme sürecine aktif bir şekilde katılmasını kolaylaştırır.

MODÜL-4. KISIM-2.1: PANiK BOZUKLUK BDT MODELi Panik bozuklukta BDT modeli, panik atakların bireyin tehlikeli olarak algıladığı bedensel duyumlar ve bunlara verilen işlevsiz tepkiler sonucunda ortaya çıktığını açıklar. Bu modelde, birey bir bedensel duyumu (örneğin, hızlı kalp atışı) yanlış bir şekilde ciddi bir tehdit olarak yorumlar (“Kalp krizi geçiriyorum”) ve bu düşünce kaygıyı artırarak bir panik atağı tetikler. Panik bozukluk, bu yanlış yorumlama döngüsü ve kaçınma davranışları ile sürdürülür. BDT tedavisinde, bilişsel yeniden yapılandırma ile bu düşünceler sorgulanır, maruz bırakma teknikleri ile bireyin korkulan bedensel duyumlarla yüzleşmesi sağlanır ve bu döngü kırılır. Bu derste, panik bozukluğun BDT modelini ve tedaviye nasıl yön verdiğini ele alacağız.

MODÜL-4. KISIM-2.2: PANiK BOZUKLUK BİLİŞSEL DAVRANIŞCI TEDAVİSİ Panik bozukluğun bilişsel davranıșçı tedavisi, bireyin panik ataklara yol açan yanlış yorumlamalarını ve kaçınma davranışlarını değiştirmeyi hedefler. Tedavinin bilişsel kısmında, bireyin bedensel duyumları felaketleştiren düşünceleri (örneğin, “Kalp krizi geçiriyorum”, “Kontrolümü kaybedeceğim”) sorgulanır ve bu düşüncelere alternatif, daha gerçekçi açıklamalar geliştirilir. Davranışsal kısmında ise, maruz bırakma ve interoseptif maruz bırakma gibi tekniklerle birey korkulan bedensel duyumlarla (örneğin, nefes darlığı, baş dönmesi) kontrollü bir şekilde yüzleştirilir. Bu süreç, kişinin korktuğu sonuçların gerçekleşmediğini görmesini sağlar ve zamanla kaygıyı azaltır. Ayrıca, güvenlik davranışlarının bırakılması ve gevșeme egzersizleri ile tedavi desteklenir. Bu derste, panik bokuzluk için bilişsel davranışçı tedavi tekniklerini ayrıntılı olarak ele alacağız.

MODÜL-5. KISIM-1.1: RUHSAL TRAVMAYI ANLAMAK Ruhsal travma, bireyin yaşamını tehdit eden veya derin bir çaresizlik ve korku hissettiren olaylara karşı verdiği psikolojik tepkileri ifade eder. Travma, kişinin kendine, dünyaya ve diğer insanlara dair güven duygusunu sarsabilir ve uzun vadede duygusal, bilişsel ve fiziksel etkiler bırakabilir. Travmaya verilen tepkiler arasında yoğun korku, tekrarlayan düşünceler, kaçınma davranışları ve aşırı uyarılmışlık hali yer alır. Travmanın birey üzerindeki etkisini anlamak için olayın niteliği, bireyin dayanıklılığı ve destek sistemleri gibi faktörler değerlendirilir. Bu derste, ruhsal travmanın ne olduğunu, bireyin yaşamında nasıl bir etki yarattığını ve bu etkilerin altında yatan mekanizmaları ele alacağız.

MODÜL-5. KISIM-1.2: TRAVMA İLE İLİŞKİLİ BOZUKLUKLAR Travma ile ilişkili bozukluklar, bireyin yaşamını tehdit eden veya aşırı stres yaratan olaylara karşı geliştirdiği psikolojik tepkiler sonucu ortaya çıkar. Bu bozukluklar arasında Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), Akut Stres Bozukluğu ve Uyum Bozukluğu gibi durumlar yer alır. Belirtiler genellikle yeniden yaşantılama (örneğin, flashback’ler), kaçınma davranışları, aşırı uyarılmışlık hali ve duygusal uyuşma gibi semptomları içerir. Travmanın etkileri, olayın şiddeti, bireyin dayanıklılığı ve sosyal destek sistemleri gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu derste, travmaya bağlı bozuklukların özelliklerini, belirtilerini ve tedavi yaklaşımlarını ele alacağız MODÜL-5. KISIM-1.3: TRAVMA İLE İLİŞKİLİ BOZUKLUKLAR VE TEDAVİSİ Travma ile ilişkili bozukluklar, bireyin yaşamını tehdit eden veya aşırı stres yaratan olaylara karşı geliştirdiği psikolojik tepkilerle karakterizedir ve en yaygın olarak Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), Akut Stres Bozukluğu ve Uyum Bozukluğu gibi durumları içerir. Bu bozuklukların belirtileri arasında yeniden yaşantılama, kaçınma davranışları, aşırı uyarılmışlık hali ve duygusal uyuşma yer alır. Tedavide, bireyin travmayı işlemlemesini ve duygusal dengeyi yeniden kazanmasını hedefleyen yöntemler kullanılır. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR), stres azaltıcı teknikler ve ilaç tedavisi yaygın yaklaşımlardır. Bu ders, travma ile ilişkili bozuklukların özelliklerini ve etkili tedavi yöntemlerini kapsamlı bir şekilde ele alacaktır.

MODÜL-5. KISIM-1.4: TSSB TANILI BİR OLGUNUN BİYOPSİKOSOSYAL MODELDE VAKA FORMÜLASYONU TSSB tanılı bir olgunun biyopsikososyal modelde vaka formülasyonu, bozukluğu anlamak için biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin bir arada değerlendirilmesini içerir. Biyolojik faktörler, genetik yatkınlık, stres hormonlarındaki dengesizlikler ve travmanın beyindeki etkilerini içerir. Psikolojik faktörler, bireyin travmatik olayı nasıl algıladığı, işlevsiz düşünce kalıpları (örneğin, “Dünya asla güvenli değil”) ve başa çıkma mekanizmalarıdır. Sosyal faktörler ise travma sonrası sosyal destek eksikliği, ekonomik zorluklar veya travmayı sürdüren çevresel stresörler gibi unsurları kapsar. Bu model, bireyin yaşadığı zorlukları kapsamlı bir şekilde anlamayı ve tedavi planını bu faktörlere göre şekillendirmeyi sağlar. Bu derste, TSSB’nin biyopsikososyal formülasyonunun nasıl yapılacağını öğreneceğiz.

MODÜL-5. KISIM-1.5: BDT BAKIŞ AÇISIYLA PTSD   Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) perspektifine göre Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), bireyin travmatik olayla ilgili işlevsiz düşünceleri, olumsuz inançları ve kaçınma davranışlarıyla sürdürülür. Travmatik olay, bireyin kendisi, dünya ve diğer insanlar hakkında tehdit algısını güçlendirir. Yeniden yaşantılama (flashback), kaçınma ve aşırı uyarılmışlık belirtileri bu süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. BDT, bireyin travmatik anılarıyla yüzleşmesini, işlevsiz düşüncelerini sorgulamasını ve travmatik olayın anlamını yeniden yapılandırmasını hedefler. Özellikle maruz bırakma terapisi, bilişsel yeniden yapılandırma ve gevşeme teknikleri, tedavinin temel yöntemleridir. Bu derste, TSSB’nin BDT modeline göre nasıl ele alındığını ve etkili tedavi tekniklerini inceleyeceğiz.  

MODÜL-5. KISIM-1.6: PTSD’NİN BİLİŞSEL DAVRANIŞCI DEĞERLENDİRİLMESİ VE FORMÜLASYON  PTSD’nin bilişsel davranışçı değerlendirme ve formülasyonu, bireyin travma sonrası belirtilerini anlamak ve tedavi planını şekillendirmek için kullanılan bir yaklaşımdır. Değerlendirme, travmatik olayla ilişkili tetikleyiciler, işlevsiz düşünceler (örneğin, “Artık hiçbir yerde güvende değilim”), duygusal tepkiler ve kaçınma davranışlarının detaylı analiziyle başlar. Formülasyon, bireyin travmatik deneyimi nasıl algıladığı, olumsuz inançları (örneğin, “Bu benim suçum”) ve bu inançların kaçınma ve aşırı uyarılmışlık gibi belirtileri nasıl sürdüğünü açıklayan bir yol haritası sunar. Bu model, bireyin travma sonrası düşünce-duygu-davranış döngüsünü anlamasına ve terapide bu döngüyü değiştirecek müdahalelerin planlanmasına olanak tanır. Bu derste, PTSD’nin BDT’ye göre değerlendirme ve formülasyon sürecini ele alacağız.  

MODÜL-5. KISIM-1.7: PTSD’DE UZAMIŞ MARUZİYET TEDAVİSİ  PTSD’de Uzamış Maruz Kalma Tedavisi (Prolonged Exposure Therapy), bireyin travmatik anılardan ve korkulan durumlardan kaçınmayı bırakmasını sağlayarak, travmatik olayın etkilerini azaltmayı hedefleyen kanıta dayalı bir yöntemdir. Tedavi, iki ana bileşene dayanır: travmatik anıya maruz kalma (kişinin travmayı ayrıntılı bir şekilde hatırlayıp anlatması) ve gerçek hayat maruziyeti (bireyin korktuğu ancak tehdit oluşturmayan durumlarla yüzleşmesi). Bu süreç, travmatik anılara ve tetikleyicilere alışmayı (habituation) sağlayarak kaygının zamanla azalmasına yardımcı olur. Tedavi, bireyin olayla ilgili işlevsiz inançlarını değiştirmesine, kaçınma davranışlarını bırakmasına ve günlük yaşam işlevselliğini yeniden kazanmasına olanak tanır. Bu derste, uzamış maruz kalma tedavisinin temel prensiplerini ve uygulama sürecini öğreneceğiz.

 

BÖLÜM II: BİR VAKANIN 17 SEANSI VE DEĞERLENDİRMELERİ

  1. Tanışma ve İlk Değerlendirme Seansı

Danışanla yapılan ilk seans, tanışma ve değerlendirme seansıydı. Kendi isteğiyle terapiye başladığı bilgisi alınan danışanın önce sosyodemografik bilgileri, sonra geliş şikayeti ve geçmiş öyküsü genel hatlarıyla alındı. Geliş şikayeti ve geçmiş öyküsü genel hatlarıyla alındı. Danışanın şikayetlerine eşlik eden bedensel duyumlar, duygular, düşünceler ve güvenlik davranışları öğrenildi.

2. Detaylı Değerlendirme ve Örnek İnceleme Seansı

Değerlendirme seansının devamı olan 2. seansta danışandan sorun alanlarına ilişkin güncel örnekler vermesi istendi. Yoğun kaygının danışanın hayatını ne zaman olumsuz etkilemeye başladığı soruldu. Danışanın kaygı duygusuna eşlik eden bedensel hisler ve düşünceler incelendi. Olumsuz düşünceleri ve duygusu ile baş etme stratejileri öğrenildi. Soruna ilişkin konuşmaların yanında danışanın güçlü yanları da ele alındı. İçsel ve dışsal kaynakları konuşuldu. Beck Anksiyete ve Beck Depresyon Ölçekleri verildi.

3. Sosyal Anamnez ve Psikoeğitim Seansı

Bu seansta danışanın ailesi, ilişkileri ve eğitim hayatına dair bilgiler alındı. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve hareketi içeren biyolojik ritme özen göstermesi gerektiği danışan ile paylaşıldı. Danışana Psikonet Yayınlarının ‘İyi Hissetmek’ kitabı önerildi.

4. Formülasyon ve Terapötik İttifak Seansı

Terapist tarafından değerlendirilen Yaşam Öyküsü ve Sorun Alanı Formları, Beck Anksiyete ve Beck Depresyon Ölçekleriyle ilgili danışana dönüş yapıldı. Sorun alanlarına yönelik kavramsallaştırma yapıldı. Gevşeme egzersizi uygulandı. Seans sonunda danışandan her hafta ölçekleri doldurup puanlaması, terapi defteri edinmesi, otomatik düşünce ve bilişsel çarpıtmalarla ilgili verilen notu okuması istendi. Terapötik anlaşma yapıldı.

5. Bilişsel Çarpıtmalar ve Panik Atak Kısır Döngüsü Seansı

Seans başında danışana duygudurum, biyolojik ritim ve farkındalık durumu soruldu. Önceki seans verilen ödev soruldu, hangi bilişsel çarpıtmaları yaptığı konuşuldu. Bu seansta panik atak kısır döngüsü danışana anlatıldı.

6. Panik Bozukluk Psikoeğitimi ve Baş Etme Becerileri Seansı

6. seansta Panik atakla ilgili psikoeğitimi verildi. Panik Bozukluğun kesitsel formülasyonu danışan ile paylaşıldı. Baş etme becerilerini artırabilmek için danışana Nefes Egzersizleri ve ‘Default Mod’ öğretildi.

7. Bilişsel Model ve Baş Etme Stratejileri Seansı

Bu seansta duygu durum kontrolü alındıktan sonra seans gündemi terapist tarafından belirlendi. Bilişsel model danışana anlatıldı. Baş etme stratejileri üzerinde duruldu.

8. Davranış Aktivasyonu ve ABC Modeli Seansı

Seans başında Beck Anksiyete ve Beck Depresyon puanları soruldu. Davranış aktivasyon çizelgesi anlatıldı ve doldurması istendi. ABC modeli danışana anlatıldı. Katastrofik inançlara dönük bilişsel yeniden yapılandırma çalışıldı.

9. Bilişsel Çarpıtmalar ve Bilişsel Yeniden Yapılandırma Seansı

Bu seansta danışanın hangi bilişsel çarpıtmaları kullandığı ele alındı. Bilişsel model sorun alanları üzerinden çalışıldı.

10. ABC Modeli Uygulaması ve 7 Sütunlu Teknik Seansı

Seans başında danışana duygu durumu soruldu. ABC modeli üzerinden danışan yaşadığı sorunları yazmıştı, seansta bunları paylaştı. 7 Sütunlu teknik mahkeme metaforuyla anlatıldı. Sorun alanları üzerinden çalışıldı. Seansta çalışılan teknik danışana ödev olarak verildi.

11. Alternatif Düşünce Geliştirme ve Kaygı Yönetimi Seansı

Seans başında ödev kontrolü yapıldı, danışan ödevi yaparken alternatif düşünceyi bulmakta zorlandı. Danışanın zorlandığı alternatif düşünce geliştirmeye ve kanıt bulmaya seansta terapistle birlikte çalışıldı. Sorun alanı listesinin güncel olması ve danışanın seansa gelirken getirmesi gerektiği ve ödevlerin önemi vurgulandı. Kaygı veren durumları küçük parçalara bölerek çalışıldı. Seansta ele alınan avm ye gitme konusunda danışana ödev verildi.

12. Güvenlik Davranışları ve Sistematik Duyarsızlaştırma Seansı

Bu seansta danışanın aldığı güvenlik önlemleri soruldu. Sistematik duyarsızlaştırma tekniği çalışıldı. Terapist kaygı hiyerarşinin nasıl yapılacağı danışana anlattı. Danışanın kaygılandığı durumları parçalara bölmesi, daha sonra her birine puan vermesi istendi. Hiyerarşide listenin en altındaki 7 sütunlu teknikle çalışma ödevi verildi.

13. Maruz Bırakma ve İlerleme Değerlendirmesi Seansı

Bu seans başında danışan ödev olarak verilen hiyerarşi listesini terapist ile paylaştı. Seansın gündemi uzun bir aradan sonra panik atak geçirmesiydi. Danışan evde tek kalıp taşma tekniğini denemek istedi ancak yoğun bir kaygı yaşadı. Evde tek kalmakla ilgili alternatif düşünceye çalışmadığı için böyle bir sorunla karşılaşmıştı. Danışan ve terapist terapi sürecini ve danışanın ilerlemesini değerlendirdi.

14. Özsaygı Geliştirme ve Olumsuz İç Ses Çalışması Seansı

Bu seans özsaygıyı geliştirmek üzerine çalışıldı. Danışanın içindeki kaygılı ve olumsuz sese ‘Geveze Buse’ adı verildi. Sayaç Tekniği ile Geveze Buse konuştukça o sesi yakalaması istendi. Bu seansta aynı zamanda danışanın olumsuz otomatik düşüncesine çalışıldı. Bir büyük bir küçük harfle yazma tekniği ile olumsuz otomatik düşünce yazıldı.

15. İmgeleme ve Maruz Bırakma Teknikleri Seansı

Danışanın uzun yol otobüsü kaygısı için imgeleme tekniği yapıldı. Ancak danışan zorlandığı için farkındalık egzersizlerine geçildi. Sadece otobüs yolculuğunu hayal etmesiyle gelen yoğun kaygı ve bedensel hislerden dolayı düşüncenin bir yanılsamadan ibaret olduğu fark edildi. İn vivo exposure tekniği uygulandı.

16. Karar Verme Stratejileri Seansı

İş teklifinde karar vermesine yardımcı olmak kar zarar analizi tekniği yapıldı.

17. Terapi Sonlandırma ve Değerlendirme Seansı

Danışan ile yapılan son bilişsel davranışçı terapi seansıydı. Seans başında danışanın ailesiyle yaptığı kar zarar analizi ele alındı. Seansın gündemi terapi sürecini sonlandırmaydı. Terapi süreci olarak değerlendirildi. Danışanın kaygıyla ilgili kök inançlarına çalışmak isterse şema terapi ile devam edebileceği konuşuldu.

Devamını göster

kurs içeriği

Modül 1 – Kısım 1 – BDT’ye Giriş
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireylerin düşünce, duygu ve davranışları arasındaki ilişkiyi anlamalarına ve problemli davranış kalıplarını değiştirmelerine yardımcı olan bir terapi yöntemidir. BDT, genellikle şimdiki zaman odaklıdır ve bireyin olumsuz ya da işlevsiz düşüncelerini fark etmesine, sorgulamasına ve daha işlevsel düşünce ve davranışlarla değiştirmesine dayanır. Araştırmalar, BDT’nin depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu gibi birçok psikolojik rahatsızlıkta etkili olduğunu göstermektedir. Öğrencilere bu derste BDT’nin temel prensiplerini, yöntemlerini ve kullanım alanlarını tanıtacağız.

  • Kısım 1.1
    54:40
  • Kısım 1.2.
    53:50
  • Kısım 1.3.
    47:35
  • Kısım 1.4.
    50:15
  • Kısım 1.5.
    45:18

Modül 1 – Kısım 2 – BDT’DE KLİNİK DEĞERLENDİRME
BDT'de klinik değerlendirme, terapinin temelini oluşturan bir süreçtir ve bireyin sorunlarını, düşünce kalıplarını, duygusal tepkilerini ve davranışlarını anlamaya yönelik bir yol haritası sunar. Bu süreç, genellikle yapılandırılmış veya yarı yapılandırılmış görüşmeler, psikometrik ölçekler ve öz-bildirim formlarıyla gerçekleştirilir. Değerlendirme sırasında, danışanın mevcut sorunları, bu sorunların bağlamı, tetikleyicileri ve sürdürülmesine katkıda bulunan faktörler detaylı olarak ele alınır. Ayrıca, danışanın işlevsiz inançları ve otomatik düşünceleri belirlenerek bireysel bir formülasyon oluşturulur. Bu derste, BDT’de kullanılan değerlendirme tekniklerini ve bu bilgilerin terapötik sürece nasıl entegre edileceğini ele alacağız.

Modül 1 – Kısım 3 – BDT’DE FORMÜLASYON
BDT’de olgu formülasyonu, danışanın sorunlarını anlamak ve terapötik müdahaleleri planlamak için kullanılan bireyselleştirilmiş bir çerçevedir. Bu süreçte danışanın geçmiş deneyimleri, temel inançları, ara inançları, otomatik düşünceleri ve bu düşüncelerin duygu ve davranışlarla ilişkisi detaylı şekilde analiz edilir. Formülasyon, genellikle mevcut sorunları anlamak için bir problem listesi, tetikleyici durumlar, bu durumlara verilen düşünce-duygu-davranış tepkileri ve sürdürücü faktörlerden oluşur. Danışanın sorunlarının nasıl geliştiğini ve devam ettiğini anlamaya yönelik bu yapı, hem terapötik müdahaleleri planlamada hem de danışanın içgörü kazanmasında önemli bir rehberdir. Bu derste, BDT’de olgu formülasyonunun adımlarını ve uygulama yöntemlerini detaylı şekilde ele alacağız.

Modül 1 – Kısım 4 – BDT BİRİNCİ SEANS YAPISI VE DİĞER SEANSLARIN YAPILANDIRILMASI
BDT'de seans yapılandırılması, terapinin etkinliğini artırmak ve hedefe yönelik çalışmayı desteklemek için kullanılan sistematik bir yaklaşımdır. Her seans genellikle belirli bir yapıyı izler: öncelikle önceki seansın ve ev ödevlerinin gözden geçirilmesiyle başlanır, ardından o günün gündemi belirlenir ve önceliklendirilen konular seçilir. Seansın ana bölümünde, belirlenen sorunlar üzerinde bilişsel ve davranışsal teknikler uygulanarak çalışılır. Seans sonunda, ana noktaların özeti yapılır, danışandan geri bildirim alınır ve bir sonraki seansa kadar uygulanacak ev ödevleri belirlenir. Bu yapılandırılmış süreç, terapinin odaklı ve verimli olmasını sağlar. Bu derste, BDT'de seansların nasıl yapılandırıldığını ve bu yapının terapötik sürece katkılarını detaylı bir şekilde ele alacağız.

Modül 1 – Kısım 5 – BDT SOKRATİK SORGULAMA
BDT'de Sokratik sorgulama, danışanın düşünce kalıplarını sorgulamasını ve daha işlevsel düşünceler geliştirmesini sağlamak için kullanılan bir teknikdir. Bu yöntem, rehber niteliğindeki açık uçlu sorularla, danışanın otomatik düşüncelerini keşfetmesine, bu düşüncelerin kanıtlarını değerlendirmesine ve alternatif bakış açıları geliştirmesine yardımcı olur. Amaç, danışanın kendi içgörüsünü kazanarak düşüncelerini daha gerçekçi ve sağlıklı bir şekilde yeniden yapılandırmasını desteklemektir. Örneğin, bir düşüncenin geçerliliğini sorgulamak için "Bu düşünceyi destekleyen veya çürüten kanıtlar nelerdir?" gibi sorular kullanılabilir. Bu derste, Sokratik sorgulamanın temel prensiplerini, uygulama adımlarını ve terapötik süreçteki önemini öğreneceğiz.

Modül 1 – Kısım 6 – BDT DE KULLANILAN BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TEKNİKLER
BDT'de bilişsel ve davranışsal teknikler, bireyin işlevsiz düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmeye yönelik olarak kullanılan yöntemlerdir. Bilişsel teknikler, otomatik düşüncelerin fark edilmesi, sorgulanması ve daha işlevsel alternatif düşünceler geliştirilmesini içerir. Bu süreçte Sokratik sorgulama, düşünce kayıtları ve bilişsel yeniden yapılandırma gibi yöntemler uygulanır. Davranışsal teknikler ise maruz bırakma, davranışsal deneyler, aktivite planlama ve pekiştirme gibi yöntemlerle bireyin işlevsiz davranışlarını değiştirmeye odaklanır. Bu teknikler, bireyin hem duygusal hem de davranışsal iyilik halini artırmaya yönelik olarak terapinin temel araçlarıdır. Bu derste, BDT'de kullanılan bilişsel ve davranışsal tekniklerin teorik temellerini ve uygulama yöntemlerini ele alacağız.

Modül 2 – Kısım 1 – DEPRESYONUN BİLİŞSEL VE DAVRANIŞCI KURAMLARI
Depresyon, bireyin duygu durumunu, düşüncelerini ve işlevselliğini olumsuz etkileyen, yaygın ve karmaşık bir ruhsal sağlık sorunudur. Depresyonun nedenlerini ve mekanizmalarını anlamaya yönelik birçok kuram geliştirilmiştir. Bilişsel kuram, depresyonun olumsuz otomatik düşünceler ve işlevsiz inançlarla ilişkili olduğunu savunurken, biyolojik kuramlar genetik yatkınlık, nörotransmitter dengesizlikleri ve beyin yapılarındaki değişimlere odaklanır. Depresyonda davranışçı kuram, depresyonun temelinde öğrenme süreçlerindeki aksaklıklar ve çevresel pekiştiricilerin eksikliği olduğunu savunur. Bu kurama göre, depresif bireyler zamanla olumlu pekiştireçlerden (ödüller) yoksun kalır, bu da onların çevreleriyle etkileşimlerini azaltmasına ve daha pasif bir yaşam tarzı benimsemesine yol açar. Psikodinamik kuram ise depresyonu içsel çatışmalar ve bastırılmış duygularla açıklar. Öğrencilere bu derste depresyonun temel belirtileri, farklı kuramsal yaklaşımlar ve bu kuramların terapötik müdahalelere olan etkileri hakkında bilgi vereceğiz.

Modül 3 – Kısım 1 – SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Sosyal Anksiyete Bozukluğu

Modül 3 – Kısım 2 – YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

Modül 4 – Kısım 1 – OBSESİF-KOMPOLSİF BOZUKLUK

Modül 4 – Kısım 2 – PANİK BOZUKLUK

Modül 5 – Kısım 1 – TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ (BDT) / SEANSLAR ve DEĞERLENDİRMESİ
Bilişsel Davranışçı Terapi Seansları ve Seans Değerlendirmesi

Öğrenci Derecelendirmeleri ve İncelemeleri

Henüz İnceleme Yok
Henüz İnceleme Yok